(Narcissus) hikâyesine dayanır. Adını Narsisizme, bir çiçeğe ve familyasına hatta narkoza vermiştir.
Ormanda avlanırken bir pınardan su içmek için suya eğildiği anda kendi yansımasını gören Narkissos tek kelimeyle büyülenir. Hayatında böyle güzellik görmemiştir. Hayran hayran bakakalır bu mükemmel görüntüye.
Ona dokunmak, onunla olmak ister. Ellerini pınara götürdüğü anda görüntü kaybolur, akar gider avuçlarından. Kendine âşık olmuştur ama ona asla sahip olamayacaktır. Nefes alamaz olur. Sevdiğine kavuşamıyor, dokunamıyor olması onu mahveder. Suya elini her daldırdığında yansımanın görünmez oluşu onunla adeta alay eder.
Çocuklarımızı çok seviyoruz. Sıcak evlerde büyütüyor ve iyi eğitimleri veriyoruz ama çocuklarımız hala mutsuz ve endişeli. Bu içsel boşluk, nerden ve nasıl doğuyor?
Günümüz toplumunda herkes kendini ifade edebilme şansını yakalamaya çalışıyor.”Göz önünde başarılı değilsin” algısı aklımızı karıştırmakta. Bir yandan da çocuklarımıza “sen değerlisin, en iyisine layıksın ”diyoruz. Ama bu cümlenin içini doldurmadığımızda egosu yüksek, narsist kişilik örüntüsüne sahip çocuklar yetiştiriyoruz. Hâlbuki sevdiklerini göstermek için onlara benzersiz olduklarını söylemek zorunda olmadığımız gibi sevilmeleri için de olağanüstü yeteneklerin olması gerekmez.
Narsisizim de benlik saygısı dışarıdan gelecek ilgi, beğeni ve onaylarla beslenmektedir. Bu sebeple kendinin hak ettiğine inandığı değeri görmeyen yada kabul edilmeyi yaşamayan bireyler, benlik bilincinin yeni oturduğu çocukluk ve gençlik yıllarında bazı yaralanmalar yaşayabilir. İnsanın kendisini sevmesi, kendi hayatında aldığı kararların arkasında durabilecek özgüvende olması ruh halinin sağlıklı olduğunu gösterir.Ancak başkalarının ve değerlerinin hiçe sayacak kadar bencil bir tutuma dönüştüğünde, bir düzeltiye ihtiyaç duyar.
Çocuklarımız için en iyisini yaptığımızı samimiyetle düşündüğümüzden eminim. Ancak narsisitik özelliklerin oluşmasında ailelerin çok ciddi bir payı var. Sınırları konulmamış arkadaşlık niteliğinde ilerleyen bir anne, baba ve çocuk ilişkisi çocukta kafa karıklığına neden oluyor. Öz saygıyı beslemek adına aileler tarafından başarısızlık yaşamadan büyütülen çocuklar, deneyimlerinden ve hatalarından ders almayı öğrenmediği ve karşılaştığı zorlukları çözme becerisi edinmediğinden bir süre sonra kendine duyduğu sevginin koşullara bağlı olduğunu sanıyor ve kendi değerini başaklarının yorumlarında arıyor.
Yapılan bilimsel çalışmalar gösteriyor ki yaptığı hemen hemen hiç değiştirilmeyen, yalnızca doğru davranış veya emek gösterildiğinde değil de zayıf performanslarında da çokça övgü alan çocuklardan narsistlik belirtiler altı ay ile bir yıl gibi kısa bir sürede ortaya çıkıyor.
Çocuk eleştirilmesi gerektiği alanda bile iyi olduğunu düşündüğü için bu durum çabalama güdüsünü azaltıyor ve hayat başarısı üzerinde bir problem teşkil ediyor.
Aslında narsisizmin tedavisi belli: Kendini bilmek. Bu söz bize iki şeyi anlatıyor. Hem kendini, öz değerlerini bilmek ve yaşamak ,hem de taklit ederek değil, hakikatin peşinden giderek her daim kendini geliştirmek, bilgi ve donanımla özgün çalışmaların bir parçası olmak.
“ Bu işin bana ne faydası var?” yerine “bunun insanlığa faydası ne olacak?” sorusunu düşünen, “ Daha fazlasına gerek yok, ben oldum” demek yerine hep daha iyisini isteyen özverili bir nesil yetişmesi için eğitim sistemimizde bilim ve insanlık değerleri birlikte anlatıldığında kendini sevmek daha anlamlı olacaktır.
Bir bilgeye zehirin ne olduğunu sormuşlar. Demiş ki; “İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir. Fazla güç, fazla dinlenmek, fazla yiyecek, fazla ihtiras, fazla korku, fazla sakinlik, öfke, fazla neşe ve hatta iyi niyet, fazla olan her şey...”
Yaşamın özü ve şifası dengede kalabilmektir.
Sağlıcakla kalın.
Yorum yazarak Van Havadis Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Van Havadis hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Van Havadis editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Van Havadis değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Van Havadis Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Van Havadis hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Van Havadis editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Van Havadis değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(5)Mehmet Seli̇m Seven - Esas kendini beğenmişlik dengeli kalmaktır.Epistemolojik kendini beğenmişlik algoritmasının emprik,eklektik ve diyalektik doneleri bunu anlatır.
Defne - Tebrik ediyorum Özlem Hanım. Yazınız çok etkileyiciydi. Sizi tebrik ederim. Belirlediğiniz konular ve bakış açınız yazılarınızı takip etmemde çok belirleyici oluyor. Fikirlerinizi ve diğer metinlerinizi sabirsizlikla bekliyorum. Kaleminize sağlık tekrar
Tiçır - Ne kadar güzel anlatmışsınız. Emeğinize, yüreğinize sağlık. ?
Ceren - Ellerinize sağlık yine çok güzel bir yazı olmuş
Veysel Yorgun - Son zamanlarda okuduğum en anlamlı ve bir o kadarda ilginç bir konuyu akıcı bir üslupla dile getiren yazarımıza çok teşekkür ederim. Çok güzel ifade etmiş ?
Yazılan yorumlardan Van Havadis hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Van Havadis editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Van Havadis değil haberi geçen ajanstır.