İletişimin Gücü

 İnsanın sosyal bir varlık olması hasebiyle hem doğaya hem doğada bulunan canlılara karşı samimi ve doğru iletişim kurma sorumluluğu vardır. Sorumluluğun en büyüğü ise temiz, kötü; ulvi, necis değerleriyle muhatap olacağı kişiye kendini ifade edebilmesidir. Muhabbetle yüreğini ortaya koyabilmek ve kandırmadan, aldatmadan içinde beslediği duyguları muhataba iletebilmektir.

İnsan iletişim kurmak istediği insana yüzde yüz dürüst olması bir haktır. Yanı içinde beslediği asıl niyeti belirtmekle mükelleftir. Kalbinde kin, dilinde sevgi var ise bu samimiyeti zedeleyen münafıklıktır. Samimi olmayan iletişim münafıklık kişinin kalbini karartır sonra da muhatabında derin izler bırakır. Size umut bağlayanın umudunu kırar. Size karşı kalben verilen sevginin, aklen kurulan hayallerin, güvenin, samimiyetin yok olmasına zemin hazırlar. Sizi hüsrana öyle bir uğratır ki suda çıkmış balığa dönersiniz tabiri caizse.

Bazı insanların hayatında olan bazı kişilere karşı ya da ona muhatap olan kişilere karşı şöyle sakat bir düşüncesi vardır. Nasıl olsa bendedir, ne yaparsam yapayım hayatımdadır beni seviyor, güveniyor, samimiyetime inanıyor, diye düşünüyor. Bu sakat düşünceye sahip kişi böyle düşüncesin rehavetiyle o kişiyi değersiz kılacak minnetsiz edecek davranışlarda bulunuyor. Doğru, samimi bir davranış değil; gün gelir o minnetsiz ettiğiniz, değersizleştirdiğiniz kişi sizi öyle bir anda bırakır ki, başınıza bir anda soğuk su dökülmüş gibi olursunuz. Ve o güzel yürekler artık isteseniz de sizin için bir daha atmaz. Çünkü samimi olmayan iletişimizin kendi ego ve içinizdeki kibriniz bunların sonucunda dile getiremediğiniz asıl duygularınız sizi hüsrana uğratacak boşluğa düşeceksiniz benden söylemesi. Kısacası size kaşı olan bütün iyi niyetlerin sonunu getirirsiniz.

Samimiyet beslemeyen iletişim münafıklığı, iletişimsizlik beceriksizliği ya da iletişimde içindeki ile dışındakileri farklı yansıtmak toplumsal güvensizliği beraberinde getirir.  Sosyal toplum yapısını bozar.  

Geçmişten günümüze belki de insanların bu kadar ızdırap çekmelerinin yegâna sebebi budur. Yanı iyi bir iletişim ile iyi niyetlerini veyahut kötü niyetlerini saklayıp kendilerini net ifade edememeleridir. Eğer içimizde bir kötü niyet yoksa yanlış anlaşılacak bir şey varsa muhatabımıza iyi bir şekilde ifade edersek karşıdakini ikna edebilir. Muhatabımızın yüreğinde, aklında kin, sevgisizlik, saygısızlık bırakmamış oluruz.

Eğer ki iyi niyetimiz olursa tam anlamıyla tarif edemezsek, muhabbetini yapamazsak karşıdakine verdiğimiz değeri ondan beklentilerimizi, muhabbetimizi, sevgimizi, saygımızı tam bir şekilde hissettirmezsek anlatamazsak yine bir eksik kalır ve belki de karşıdaki kendi anlayabileceği şekilde yorumlamasına mahal vermiş oluruz. Sonucunda iyi niyetimizi de yanlış yorumlayarak bize karşı kötü duygular besleyebilir.  Bunu engelleyebilmek için en temel davranış âcizane fikrime göre insanların birbirlerini dinleyip anlamaya çalışmaları, bunu yapmak için de iyi bir muhabbet pekiştirmeleri lazımdır. En büyük sorun aslında temeline baktığımızda iletişimsizliktir. İşyerinde, arkadaşlar arasında aile arasında toplum arasında devletlerarasında bazen iletişimin iyi kullanılmamasından dolayı çok büyük sorunlar doğabiliyor.

Tecrübe ile sabittir; hissettiği, beslediği iyi duyguları muhabbet ve iletişim yoluyla söyleyip hissettirdiğinde elbette ki böylece yürekler tekrar inşa edilebilir. İnsanların umutları, hayalleri, güvenleri yeniden inşa edilebilir. Mutmain olan samimi duygular sonucu toplum kendini yeniden inşa edebilir. Bireyden başlayarak aile ve devlet ve tüm dünya güven ortamına samimi iletişimle yeniden asıl değerine ulaşabilir.