17. yüzyıldan önceki dönemde siyasal iktidarın meşruiyet ve kaynağının, toplum ve dünya dışında bir yerlerden kaynaklandığı düşünülmekteydi.
17. yüzyıl ve 18. yüzyılla birlikte insanlar toplumsal düzenin kaynağını ilahi bir güçten değil, bu işleyişi ve bu düzeni toplumun kendi içinde aramaya başlamışlardır.
Bu tarihsel süreçte piyasa ekonomisi, coğrafi keşiflerle farkına varılan ve öğrenilen kültürler, farklı sosyal düzenler, yeni bir toplumsal düzen fikri tartışılmaya başlanmıştır.
Bu gelişmelerle bağlantılı olarak sivil toplum kavramı da tartışılmaya başlanmıştır. John Keane, kavramın tarihsel gelişim süreci dikkate alındığında sivil toplumun dört aşamalı bir dönemleme içinde incelenebileceğini ifade eder:
1. Kavramın geleneksel anlamında bir kırılma yaşandığını ve sivil toplumun gelecekte dönüşeceği anlamı kazanmaya başladığını ileri sürmektedir. Başka bir deyişle sivil toplumun, siyasi toplumla özdeşleşen anlamından kurtulmaya başladığı evredir.
2. Sivil alan içindeki grupların kendilerini devlet otoritesine karşı savunmalarının meşru olarak görüldüğü evredir. Sivil toplum ile devlet arasında yeni ayrım mevcut durumu hor görmüş ve toplum-sal eşitlik ve yurttaş özgürlükleri sınırlandırılmış, anayasal hükûmet ile belirlenmiş bir geleceğe yönelik hayalci umutlar söz konusu olmuştur.
3. Devlet ile sivil toplum arasındaki ilişki zayıflamıştır fakat aralarındaki ayrım korunmuştur. Burada sivil toplum çatışma üreten bir şey olarak görülmüştür. Sivil toplumun farklı bir biçimde düzenlemesine ihtiyaç duyulmuştur.
4. Son aşama ise, bir öncekine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Düzenleyici devlet iktidarının yeni versiyonlarının sivil alanı yavaş yavaş boğacağı düşüncesi hâkim olmuştur. Buna uygun olarak da çoğulcu ve örgütlenebilen, devletten özerk bir sivil toplum kurmanın önemine vurgu yapılmıştır.
SİVİL TOPLUMUN DÜŞÜNSEL VE FELSEFİ KÖKENLERİ
Yeni bir yaşam biçimi olarak Aydınlanma Çağı toplumu, çağdaş sivil toplum nosyonunun bir prototipidir.17. yüzyılda İngiltere’de başlayan ve 18. yüzyılda Fransa’da gelişim gösteren entelektüel bir hareket olan Aydınlanma felsefesi, uzun zamandır birey ve devlet arasındaki ilişkiyi seçkinlerin idealleri ve tutumlarıyla tanımlamak için kullanılmıştır. Sivil toplum kavramının bu tarihsel aralıkta belirginlik kazanmasının nedeni, toplumsal yaşam ve düzendeki krizler ve bir bütün olarak düzen fikrinin sarsılmasıyla ilgilidir
Yorum yazarak Van Havadis Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Van Havadis hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Van Havadis editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Van Havadis değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Van Havadis Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Van Havadis hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Van Havadis editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Van Havadis değil haberi geçen ajanstır.